Izmir

Tahtalı Barajı bitmek üzere..!

İzmir'in en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı'nda doluluk oranının yüzde 1'in altına düşmesiyle kentte kuraklık alarmı verildi. Su seviyesinin kritik eşiklerin altına inmesi, İzmir'in su temininde büyük ölçüde Manisa kaynaklarına yönelmesine neden olurken, uzmanlar bu durumun komşu ilin rezervlerini de riske attığı uyarısında bulunuyor.

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir'de yaşanan su krizinin boyutlarına dikkat çekerek mevcut su yönetimi anlayışını eleştirdi. Tahtalı Barajı'ndaki doluluk oranının yüzde 0,97'ye gerilediğini belirten Yaşar, barajın kentin içme suyu ihtiyacını karşılayamaz hale geldiğini söyledi.

Tahtalı Barajı kuruma noktasında

Uzun süredir yetersiz yağışların etkisi altında olan İzmir'de, 300 milyon metreküplük aktif hacme sahip Tahtalı Barajı'nda yalnızca 2 milyon 800 bin metreküp su kaldığı bildirildi. Prof. Dr. Yaşar, daha önce günlük 200 bin metreküp su çekilen barajdan 3 Kasım itibarıyla sadece 50 bin metreküp su alınabildiğini belirterek, 'İzmir'in içme suyu ihtiyacının karşılandığı barajdan artık ihtiyacın sadece yüzde 5'ini alabiliyorlar,' dedi.

İzmir'in suyu Manisa'dan

Barajlardaki suyun azalmasıyla İzmir'in Manisa'ya bağımlılığı da artmış durumda. Prof. Dr. Yaşar, kentin günlük su ihtiyacının yaklaşık yüzde 60'ının Manisa'dan karşılandığını ifade etti. Bu miktarın, Manisa'daki yeraltı kaynaklarından çekilen yaklaşık 230 bin metreküp su ile Gördes Barajı'nın ölü hacminden alınan yaklaşık 130 bin metreküp sudan oluştuğunu belirten Yaşar, bu durumun uzun vadede sürdürülemez olduğunu vurguladı ve 'Sadece İzmir kurumuyor, Manisa'nın su kaynaklarını da kurutuyor' uyarısında bulundu.

'Ölü hacimden su çekmek, büyük bir yanlış'

Su yönetiminde yapılan hatalara değinen Prof. Dr. Yaşar, özellikle barajların ölü hacimlerinden su çekilmesini sert sözlerle eleştirdi. Gördes Barajı'nda 15 milyon, Tahtalı Barajı'nda ise 20 milyon metreküplük ölü hacim bulunduğunu hatırlatan Yaşar, şu ifadeleri kullandı:

'Ölü hacimden su çekilmemeli, zira barajın pisliği orada birikmektedir. Daha da önemlisi, ölü hacimde kalan su, baraj çevresindeki yeraltı sularını beslemektedir. Ölü hacmi boşaltırsanız, yeraltı suları da çökmeye başlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu uygulamayla büyük bir yanlış yapıyor. Ölü hacimden su çekilince yer altı suları da kuruyor.'

Kısıtlama ve rezerv uyarısı

Yeraltı sularının stratejik bir rezerv olarak korunması gerektiğini vurgulayan Yaşar, günlük su dağıtımının en fazla 5 saatle sınırlandırılması gerektiğini savundu. Şu anda 300 metrenin üzerinde kuyu bulunmadığını, daha derinlerden su çekilmesinin ise ciddi riskler barındırdığını dile getiren Yaşar, bin 500 metre gibi derinliklerden su çekilmesi halinde ağır metal riskinin ortaya çıkabileceğini ve bunun arıtma maliyetlerini artırarak su faturalarını yükselteceğini ifade etti.

'Baraj kova değil, yağmurdan mucize beklenmemeli'

Kuraklığa rağmen yağışlarla barajların hızla dolacağı yönündeki beklentilerin gerçekçi olmadığını belirten Prof. Dr. Yaşar, geçen yıl Tahtalı Barajı'nda Aralık-Nisan döneminde yalnızca yüzde 5'lik bir artış yaşandığını hatırlattı. Bu durumu, 'Baraj kova değil, yağmur suyuyla dolmaz,' sözleriyle özetledi.

Yaşar, en iyimser senaryoda bile 2026 yılı Nisan ayında Tahtalı Barajı'nın yüzde 15 doluluk oranına ulaşmasının başarı sayılacağını ifade ederek, asıl çözümün yağış beklentisinde değil, suyun dolu olduğu dönemlerde dahi bilinçli ve planlı kullanılmasında yattığını vurguladı.